2 Eylül 2010 Perşembe

Yordun Beni İstanbul

İki günlük İstanbul maceram sona erdi.Gezdik , tozduk ama abartı efor sarf etmedik avmlerde amaa trafik beni telef etti.Şu an yazıyı yazmaya dermanım bile yok:)
İstanbul'a yabancı olunca zaten insanın başına gelmeyen kalmıyor.Bir kere taksiciden kazık yemek farz oluyor çünkü ilk soru ; "hangi yoldan gideyim?"Gidilecek yeri az çok bilsem de yol tarif edecek kadar bilgim yok haliyle uyanık takisici iki soruda bunu çözüyor:) Dürüst olanları tenzih ederim tabiki.
Ne kadar ulaşım aracı varsa kullandık.Ben en çok tramvaya binmeyi seviyorum klimalı oluşu önemli etken tabi:) Metrobüsler çok daha kalabalık oluyor inebilmek insanların yol vermesini beklemek saçma oluyor çünkü herkes herkesi itekliyor.Metrobüsteyken tutunacak yer arıyordum bir türlü bulamadım neyse bir yer boşaldı amcanın biri " sen geç duramıyorsun zaten" dedi:) Yolculuklar hep ayakta geçtiği için oldukça yoruldum.
Gün boyunca trafiğe kalmadan gitmeyi hesaplıyordum.16.30 arabasına binip iş çıkışına denk gelmeden İstanbul'dan kaçacağıma inanırken şokla karşılaştım.16.30 arabasına binmesine bindim ama araba İstanbul'dan çıkamadı köprüye ulaşamadık saatlerce.2 saatte ulaşmamız gerekirken 6 saatte Adapazarı'na vardık.Bacaklarım kilitlendi resmen hala kemiklerim ağrıyor.
Çektiğim bir kaç fotoğrafı ekleyip dinlenmeye çekiliyorum:)






2 yorum:

  1. İSTANBULLL..Çok seviyorum ben bu şehri,ama senin de söylediğin gibi,trafiği insanı çok geriyor.Arabayla gitsen bi türlü,taksiye binsen başka türlü,en güzeli yürüyeceksin :) heryer dopdolu,heryer kalabalık..Çok isterim aslında adım adım gezebilmeyi...Resimlerin de şahane..iyi dinlenmeler :)

    YanıtlaSil
  2. Evet çok güzel şehir ama sürekli dikkatli olman gerekiyor:) Teşekkür ederim ancak kendime geldim zaten iki gün de geçiyor ayak ağrıları:)

    YanıtlaSil